Psikojenik ağrı, psikolojik faktörlerle ilişkili bir ağrı bozukluğudur. Bazı zihinsel veya duygusal problemler ağrıya neden olabilir, artırabilir veya uzatabilir. Psikojenik ağrı bozukluğu olan bir kişi semptomlarına uymayan ağrıdan şikayetçi olabilir. Baş ağrıları, kas ağrıları, sırt ağrıları ve mide ağrıları en sık görülen psikojenik ağrı türleridir. Psikojenik ağrının teşhisi ancak diğer tüm ağrı nedenleri dışlandığı zaman konulur. Psikojenik ağrı bozukluğu olan bir kişi semptomlarına uymayan ağrıdan şikayetçi olacaktır.

Birlikte çalışan tıp doktorları ve ruh sağlığı uzmanları bu hastalığa en çok yardımcı olanlardır. Ağrı bozukluğu, somatoform bozukluklardan biridir. Somatoform terimi, semptomların fiziksel olduğu ancak genel bir tıbbi durumun sonucu olarak veya bir ilaç gibi maddenin doğrudan etkileri olarak anlaşılmadığı anlamına gelir. Bir veya daha fazla anatomik bölgedeki ağrı, ana şikayettir ve tıbbi veya terapötik müdahale gerektirecek kadar şiddetlidir. Ağrı bozukluğu zihinsel bir bozukluk olarak sınıflandırılır, çünkü psikolojik faktörler ağrının başlangıcında, ciddiyetinde, kötüleşmesinde veya korunmasında önemli bir rol oynar.

Ağrının nedenleri bölgeye bağlı olarak değişir. Bununla birlikte, ağrı bozukluğunda, ağrının şiddeti veya süresi veya buna bağlı sakatlık derecesi, gözlemlenen tıbbi veya psikolojik problemlerle açıklanmamaktadır. Ağrının akut mu yoksa kronik mi olduğuna bağlı olarak, tedavi yöntemlerinde de farklılıklar bulunmaktadır. Psikoterapi akut ağrının tedavisinde kronik ağrı bozukluğu ile karşılaştırıldığında daha az önemlidir. Buna karşılık, kronik ağrı bozukluğunun tedavisi genellikle ilaçla birlikte bir çeşit psikoterapi gerektirir.

Kronik ağrı çeken bir çok insan, tecrit, sıkıntı, hayal kırıklığı ve başa çıkma yetenekleriyle ilgili güven kaybı yaşar daha sonra pasif, çaresiz bir problem çözme tarzı benimseyebilirler. Gerginlik azaltıcı bazı teknikler arasında ilerleyici kas gevşemesi, görsel görüntüler, hipnoz ve biyolojik geri bildirim bulunur. Ağrı günlükleri, günlük ağrı düzenlerini tanımlamak ve hastanın ağrıyı hafifleten ya da kötüleştiren faaliyetleri, duyguları ve düşünceleri tanımlamasına yardımcı olmak için kullanışlıdır. Özellikle hastaya, çaresizlik ve umutsuzluğun olumsuz ya da çarpık düşünce kalıplarını tanımlamak ve daha sonra değiştirmek öğretilir.