Öğrenilmiş çaresizlik teorisi Amerikalı psikolog tarafından kavramsallaştırıldı ve geliştirildi. Martin Seligman, 1960’ların ve 70’lerin sonlarında Pennsylvania Üniversitesi’nde klasik kondisyonlama üzerine deneysel araştırmalar yürütürken, kaçma imkanı olmadan elektrik şokları almış olan köpeklerin kaçmalarının mümkün olduğu durumlarda bile kaçmaya çalışmadıklarını ortaya koydu. Deney, insan deneklerle elektrik şoklarının aksine yüksek ses kullanılarak yapıldı ve benzer sonuçlar elde edildi. Seligman, sonuçların kontrol edilemeyeceği beklentisini açıklamak için çaresizlik terimini kullandı. Öğrenilmiş çaresizlik, psikolojide bir organizmanın belli bir uyarıcı karşısında kaçamadığı durumlarda öğrenilmiş çaresizlik geliştirdiğini ve sonradan kaçma imkanı olsa dahi kaçamayacağına olan inancından dolayı aynı uyarıcıya dayanmak zorunda kaldığı bir durumdur.

Bu eski deneyimlerin onları önleyemediklerine inandıklarından dolayı olur. Temel olarak, durum üzerinde kontrol sahibi olmadıklarına inanmak için kendilerini (ve beyinlerini) eğittiler ve bu yüzden artık kurtulmayı bile denemiyorlar. Aklımızı başarabileceğimize ya da başaramayacağımıza dair inançlarla sınırlamak tehlikelidir. Kendini yenilgiye uğratan bir düşünme döngüsü yaratır. Bu döngüye yakalandığında, motivasyonunuz ve genel verimliliğiniz kaçınılmaz olarak acı çekmeye başlayacaktır. Bu makalenin sonunda, beyninizin başarısızlıkla başa çıkma yollarını ve bu olumsuz davranışları ortaya çıkarmanın araçlarını daha iyi anlayacaksınız.

Peki, insanlar öğrenilmiş çaresizliğin üstesinden gelmek için ne yapabilir? Araştırmalar, özellikle erken başlangıçta müdahale olursa, öğrenilmiş çaresizliğin başarıyla azaltılabileceğini göstermektedir. Uzun süreli öğrenilmiş çaresizlik, aynı zamanda daha uzun süreli çaba gerektirmesine rağmen azaltılabilir. Tedavi, öğrenilmiş çaresizlik semptomlarının azaltılmasında etkili olabilir. Örneğin, bir çalışmada bazı katılımcılardan çözülemez bir görevi tamamlamaya çalışmaları istenmiştir. Görevde başarısız olduktan sonra terapötik müdahale alanların tekrar denemeleri ve bir takip görevini başarıyla tamamlamaları daha olasıydı. Müdahale almamış olanların, öğrenilmiş çaresizliği deneyimleme ve pes etme olasılığı daha yüksekti. Peki, insanlar öğrenilmiş çaresizliğin üstesinden gelmek için ne yapabilir? Bilişsel davranışçı terapi öğrenilmiş çaresizliğe katkıda bulunan düşünce ve davranış kalıplarının üstesinden gelmede yararlı olabilecek bir psikoterapi şeklidir. Bilişsel davranışçı terapinin amacı, hastaların öğrenilmiş çaresizlik duygularına katkıda bulunan olumsuz düşünce kalıplarını belirlemelerine yardımcı olmak ve daha sonra bu düşünceleri daha iyimser ve rasyonel düşüncelerle değiştirmektir. Bu süreç genellikle ne düşündüğünüzü dikkatli bir şekilde analiz etmeyi, bu fikirlere aktif olarak meydan okumayı ve olumsuz düşünce kalıplarına itiraz etmeyi içerir.

Depresyon, endişe ve suçluluk duygusu hissettiğinizde çoğu zaman bir başarısızlık gibi hissederseniz, risklerden ve kişisel gelişimden kaçındığınızı hissederseniz. Bazen en zor kısım bunun sizin için bir sorun olduğunun farkına varmaktır. Geçmişiniz, şimdiki zamanınızı veya geleceğinizi etkilemek zorunda değildir. Çocukların yaşamlarında hiç bir gücü veya kontrolü yoktur, ancak yetişkinler bunu henüz anlamadıklarında bile yaparlar. Bilgili ve şefkatli bir terapistin yardımıyla, bu öğrenilmiş çaresizlik duygularının nereden geldiğini keşfedebilir, bu sağlıksız düşünme biçiminin eski inançları yeni ve sağlıklı inançlarla değiştirmeyi ve kendinize şefkat göstermeyi öğrenebilirsiniz.